Seda Sayan, sanat dünyasının en dobra, samimi ve yardımsever ünlülerinden… Yıllarca ‘Türkiye’nin en sağlam ünlü isimleri’ listelerinde yer aldı. Çalışkanlığı ve disiplini daima konuşuldu. Sanatçı, kendi ismiyle çıkardığı kolonya markasından sonra artık de ‘Gelinim Mutfakta’ ile tekrar Kanal D’ye dönmenin heyecanını yaşıyor. Bu vesileyle buluştuğumuz Sayan’la devraldığı programından özel hayatına, toplumsal medya baskısından estetik operasyonlarına kadar her şeyi konuştuk.
– Yarından itibaren ‘Gelinim Mutfakta’ ile karşımızda olacaksınız. Ekranı özlediniz mi?
‘Gelinim Mutfakta’nın üçüncü döneminde tekrar izleyicilerimle olmaktan çok memnunum. Ekranda olmayı özledim mi, doğal ki. Aslında pandemide biraz uzak kalmaya çalıştım fakat Ulusal Piyango ve Sayısal Loto ile tekrar ekrana döndüm. Astım hastası olduğum için biraz risk grubundayım. Dikkat etmem gerekiyor. Ancak ‘Gelinim Mutfakta’da Covid-19 ehemmiyetlerine o kadar itinayla dikkat ediliyor ki, o teminatla gidip geliyorum. Çekimlere başladık, iyi gidiyor.
– Yine Kanal D’ye, yuvaya dönmek neler hissettiriyor?
Evet, yıllarca Kanal D’de çalıştım. Şu an meskenime döndüm, evimdeyim.
– Programda periyot teslim oldu. Toplumsal medyada da bu yenilik çok konuşuldu. Savlar için ne diyeceksiniz?
Onur (Büyüktopçu), programdan kendisi ayrıldı. Lakin toplumsal medyada güya ben göndermişim üzere yansıtıldı. Çok ayıp bir şey… Onur’a da çok büyük haksızlık ve saygısızlık bence. Televizyon dünyası bu; biri sarfiyat, biri gelir, bu işler böyledir. Herkes ne olduğunu da bilir esasen hepimizin birbirimizden haberi var. Münasebetiyle kimse kimsenin ayağını kaydırmaz, kimse kimsenin kuyusunu kazmaz. Ben de her sabah televizyon karşısına geçip, ‘Bugün kimi kovdursam da yerine geçsem!’ diye düşünmüyorum.
– Siz mutfakta savlı mısınız? En iyi yaptığınız yemek hangisi?
Evvelce iddialıydım. Artık pek argümanım kalmadı. Koşturmaktan mutfağa giremiyorum. Et ve zerzevat yemeklerini hoş yaparım. Hamur işinden fazla anlamam. Şipşak hazırlanan yemeklerde daha başarılıyım. Hoş soslu makarnalar pişirebilirim.
– Yıllar evvel yaptığımız bir röportajda “Sanırım kıskanç bir kaynana olacağım” demiştiniz. Hâlâ oğlunuz Oğulcan Engin’i kıskanıyor musunuz? Bugün nasıl bir kayınvalide olacağınızı düşünüyorsunuz?
Demek ki o vakit o kafadaymışım lakin artık hiç o denli kanılarda değilim. Herhalde gelinini çok seven, koruyan ve kollayan bir kayınvalide olurum. Oğlumu sevsin, benim baş tacım olur.
– Herkes Ezgi Eyüboğlu ve Oğulcan Engin’i çok yakıştırıyor. Yakın vakitte evlilik planları var mı?
Evet, Ezgi ve Oğulcan’ı herkes çok yakıştırıyor. Ben de çok yakıştırıyorum. Fakat evlilik onların kararı. Vakit neyi gösterir bilemeyiz. Kendi alacakları bir karar, biz karışamayız.
– Çok fazla seveniniz var. ‘Türkiye’nin en sağlam ünlü isimleri’ ortasında yer alıyorsunuz. Bu listelerde bulunma-nızı neye bağlıyorsunuz?
Çok fazla sevenim varsa, günden güne de çoğalıyorsa ne keyifli bana… Hâlâ en sağlam isimler ortasında yer almam memnunluk verici. Bunu samimiyetime ve dürüstlüğüme bağlıyorum. Her şeyi samimiyet çözüyor zira. Şayet samimiyseniz, beşerler da sizi bağrına basıyor.
‘Zor bir bayan değilim’
– Uzun müddettir özel hayatınızda kimse yok sanırım. Kaç yıldır yalnızsınız?
Evet, uzun müddettir hayatımda kimse yok. Kaç yıldır bilmiyorum, o denli şeyleri hesap etmiyorum. Biraz bu dinginlik iyi geldi. Aslında pandemide hepimiz bir yerlere kaçtık. Ben uzun mühlet Muğla, Ören’deydim. Artık işlerim için İstanbul’dayım. Bir de kolonya markam var biliyorsun. 26 yıldır televizyonda seyircilerime günü kapatırken söylediğim “Sizi kokulu kokulu öpüyorum” sloganıyla beş çeşit Seda Sayan Kolonyası çıkardım. Seda Limon, Seda Ananas, Seda Mandalina, Sedalı ve Seda Oud serisi… Onlarla da uğraşıyorum, münasebetiyle çok ağırım. Başımı kaşıyacak vaktim yok.
– Sizi kendine aşık edecek biri çıkmadı mı hiç?
Yok o denli demeyelim de şu an tahminen bu vakit bu türlü bir periyot. Ancak hoş bir devir, bana çok iyi geldi, yaradı.
– Bağlarda güç bir bayan mısınız?
O denli söylemeyelim de tahminen çok ağır olduğum için karşı taraf bundan rahatsız olabilir. Ben çalışkan bir bayanım ve disiplinliyim. Tahminen bu taraflarım güç geliyordur. Ancak bana sorarsan sıkıntı bir bayan değilim (gülüyor).
– Yine evliliğe nasıl bakıyorsunuz?
Hiç düşündüğüm bir şey değil. Gereğince evlendim. Altı evlilik yaptım, ayrıldım. Olmadı. Tahminen benim yoğunluğumdan yürümedi, bitti. Tahminen de işimi ön planda tuttuğum için bunları yaşıyorum bilmiyorum ancak evlilik düşünmüyorum.
‘Derin kinim, küslüklerim yok’
– Yaptırdığınız estetik operasyonlarla da isminizden sıkça bahsettiriyorsunuz. Hiç pişman olduğunuz bir operasyon geçirdiniz mi?
Evet, ünlüler dünyasında estetik operasyon yaptırıp söylemeyen, saklayan ya da bunları açıklamaktan imtina eden beşerler var. Ben söylüyorum zira çok kolay, neştersiz operasyonlar çıktı. Ben de tahminen beni takip eden insanlara, bunu duyurmak istiyorum. Yaş biraz daha geriye gidebilir. Estetik yaptırmayı seviyorum. Hiç pişman olduğum bir operasyon da geçirmedim.
– Yaş almak, kırışıklıklar korkutuyor mu?
Korkutmuyor, korkutmadığı da ortada esasen. Ben yaşsız bir bayanım. Artık insanlara yaşını ve kilosunu sormaktan vazgeçsinler. Bunu son devir gencecik oyuncu kızlarımız bile söylüyor. “Biraz kilo aldığımız vakit başrol teklifi gelmiyor” diye. Artık bu başlardan çıkılmalı. İnsanların kilosuyla, yaşıyla, yüzüyle, gözüyle uğraşmaktan, bu şekilcilikten vazgeçmeli.
– Toplumsal medyadaki bu baskıya ne diyorsunuz?
Bayanların üzerindeki bu manipüle beni inanılmaz rahatsız ediyor. Ben söyleyebilenim ancak söyleyemeyen
var. Bu tuhaf bir döngü içine girdi.
– Hayatınızda “Hiç affetmeyeceğim” dediğiniz birisi var mı?
Valla hayatımda “Hiç affetmeyeceğim” dediğim birisi olmadı. Benim o denli derin derin kinim, küslüklerim yoktur. Esasen niçin küstüğümü de unuturum. Bu türlü şeylere ayıracak vaktim yok be Senem… Küssen ne olur, kin tutsan ne olur şu üç günlük dünyada (kahkahalar)? Benim işim olmaz, unutuyorum aslında…
Milliyet
