Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin’e röportaj veren Talat Bulut, “Yeşilçam’da en çok neyi özlüyorsunuz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Herkes dayanışma içindeydi. Bir samimiyet ve bir paylaşım vardı. En kıymetlisi de şayet Anadolu’da sinema çekiyorsak oranın ömür şartlarına ahenk sağlıyorduk. Kurallar epey zorluydu. Ağrı’da ‘Derman’ sinemasını çekiyorduk. Merhum Tarık Akan ve Hülya Koçyiğit oynuyordu. Direktör Şerif Gönen’di. İnşaat halindeki bir bina bize otel olarak sunulmuştu. Odalarımızda su bile yoktu. Hamama gitmek de mümkün değil. Bu yüzden 45 gün yıkanamamıştım. Öğlenleri yemek olarak ekmek ortası helva ya da domates, peynir yiyorduk. Hiç kimse şartlara itiraz etmiyordu. Zira, hedef iyi bir sinema yapmaktı.”
“HER ŞEYE KARŞIN FİLİMDE ROL GEREĞİ 19 KİLO ALMIŞTIM”
64 yaşındaki oyuncuya, Birçok projede çok farklı karakterleri oynadığınız için size ‘Yeşilçam’ın bin bir suratı’ denildi. İçinizde kalan, oynamak istediğiniz bir karakter var mı? sorusu yöneltildi. Bulut, “İlla oynamak istediğim bir karakter olmadı. Canlandırdığım karakteri ne kadar beğenilen bir karakter haline getirebilirim, ne kadar farklı bir karaktere dönüştürebilirim diye düşünerek hareket ettim. ‘Her Şeye Rağmen’ sinemasında rolüm gereği 19 kilo almıştım. ‘Abuzer Kadayıf’ta Abdo diye bir karakter yarattım. Bu ve bunun gibisi bir sürü sinemamı sayabilirim. Hatta en uç örnek şu: Kent Tiyatroları Genel Müdürü beni yakından tanıyan biridir ve sineması seyrettikten sonra “Talat Bulut hangi roldeydi, ben çıkaramadım” diye sormuş. Bunları televizyonda yaşamak mümkün değil” tabirlerini kullandı.
“FERRARİ’YE BİNSEM NE OLAVCAK?”
Geldiği yeri hiç unutmayan insanlardansınız. Pekala ün, şan, şöhret sizin için ne söz ediyor?
“Malım mülküm yok. Bütün zenginliğim kızımı iyi okullarda okutabilmek. Ferrari’ye binsem ne olacak? Hiçlik yolunda bir yolcu değilim. ben dünyaya erken gelmişim. Biz yeni kuşak oyuncular üzere büyük paralar kazanamadık ancak yolları açık olsun. Hiçbir vakit da onlara özenmedim, zira bedel yargılarım diğer.”
Milliyet