◊ “2021-2030 Karayolu Trafik Güvenliği Strateji Dokümanı ve Aksiyon Planı ile Trafik Medya Yüzlerinin Tanıtımı ve Trafik Medya Mükafatları Töreni”nden mükafatla döndünüz. Öncelikle tebrikler…
– Parıltı Tuğba Tanınmış: Teşekkürler. Öncelikle ödül alabilmek, hele Sayın Cumhurbaşkanımızın elinden bu mükafatı alabilmek çok büyük bir gurur. Memnunlukla ve gurur duyarak gittik Ankara’ya. Program özelinde de takdir edildiğimiz cümleler duyduk. Pandemi çerçevesinde ne kadar olabilirse o kadar geniş bir iştirak vardı. Bizler de çifter çifter testlerimizi olarak, maskelerimizle önlemi elden bırakmadan sahnedeydik.
◊ Pandemi başladığından beri programa hiç orta vermediniz değil mi?
– Işık Tuğba Tanınmış: Hiç orta vermedik. Maşallah diyelim! (Gülüyor). 11 Mart’ta birinci olay açıklandı. 12 Mart’ta yayına devam ettik. Günümüzde orta vermeden devam eden tek program biziz diyebilirim.
◊ Bu süreçte sıhhat açısından hiç telaş duydunuz mu?
– Hakan Ural: Kanalın genel prensipleri prestijiyle bizi çok rahat ettirdiler. Kanalın kapısından girdiğimizde ateş ölçmekten tut da havalandırmaya kadar itina var. Kat görevlilerimizin hakları ödenmez. Minicik bir ihmal olmuş olsaydı tesiri ortaya çıkardı. Kendi dikkatimizin yanı sıra çalıştığımız kurumun da bu süreçteki titizliği en büyük talihimiz oldu. Bir de konuk almıyoruz.
– Işık Tuğba Ünlü: Birinci günlerde tulumlar, maskeler, siperliklerle herkes uzaylı üzere oturuyordu.
◊ Gündemi çok sıkı takip ediyorsunuz. Çok sık da atışıyorsunuz.
– Hakan Ural: Bizim programın bir kitlesi var. Öncelikli olarak iyi bir televizyon izleyicisi olduğumu düşündüğüm için, ekranda eksik bulduğum şey samimi insanın kalmamış olmasıydı. Herkeste bir yapmacıklık, kibir, ego kelam konusu. Kimse bilmediğine bilmiyorum demiyor. Bu stil olaylar beni rahatsız ediyordu. İnsanların bizi izlemesinin nedeni samimi olmamız, bilmediğimiz mevzuyu da söylememiz. Biz programda Işık Tuğba ile meskeninizde nasıl sohbet ediyorsanız olan haberi o denli yorumluyoruz. İnsanlara bildikleri haberi bir de kendi bakış açımızla, üçüncü bir gözden anlatıyoruz.
BİZİM PROGRAMDA HER ŞEY VAR
◊ Sıcak gündem haberini konuşup akabinde magazinsel bir isimle konuştuğunuzda birinci evvel şaşkınlık yaşamıştım açıkçası.
– Hakan Ural: O işte haber aktüel. Gazete üzere düşün. Bizde her şey var. Haberden siyasi gelişmelere, magazine, hayvan haklarına kadar. Bunları konuşurken bir de mevzuya hakim olacaksın. Zira linç kültürü var. Bilgisizliğini bir fark ettiklerinde seni linç ediyorlar. 45’imizden sonra hayat üniversitesini bitiriyoruz. Burada yaptığımız bir şey değil, mesai stüdyodan çıkınca başlıyor. Libya’da ne olmuş, Yunan siyasetleri neler… Saatlerce okuyoruz.
– Işık Tuğba Tanınmış: Erkekler bizden şanslılar o mevzuda. Sonraki gün ne giyeceğim, ne takacağım, izleyici neyi görmekten hoşlanır diye düşünmenin haricinde bir de gündemi takip ediyorum. Kıbrıs problemiyle başlayıp, “o ondan ayrılmış”a kadar varan geniş bir perspektifimiz var.
◊ Linç kültüründen bahsettiniz. Hiç linç edildiniz mi?
– Hakan Ural: Beş yıldır çok şükür kendimi mahcup edeceğim bir şey yapmadım. Burada bir samimiyet lazım. Bildiğim şeyi birinden öğrendiysem kompleksim olmadığı için bunu söylerim. Zımnî bir ajandam yok. 37 yıldır bu piyasadayım. Bizim ne anamız, ne avradımız, ne namusumuz kaldı. Şimdiki beşerler çok şanslı. “Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi diğer birine yapma” mantığında olduğum için diğerinin namusu, erdemi ve haysiyetiyle oynamıyoruz. Yaptığı bir durum belgeliyse “bu hakikat olmamış, bu türlü olabilirdi” diyoruz. O vakit da hürmet gösteriyor beşerler. Reytingi ne yapayım, 100 milyonu tanıyorum. Ben üne tıp bindirdim. 80’lere gidiyorsun Hakan Ural var, 90’lara gidiyorsun Hakan Ural var.
◊ Siz yakınlarınızı kayırmıyorsunuz da programda, direkt eleştirinizi yapıyorsunuz.
– Işık Tuğba Ünlü: Direkt söyler.
– Hakan Ural: Engincan’la alakalı kıyafetiyle ilgili magazin programlarında bir tenkit yapılıyordu. Engincan’ın da mevzuyu ele alınış biçiminden ötürü bir rahatsızlığı vardı. Hatta ikoncan deniyordu. O vakitler öteki bir kanalda yayın yapıyorduk. Ben de aldım Engincan’ın fotoğrafını, yayında “Sen Sibel Can ile Hakan Ural’ın oğlusun. Bundan mütevellit bir haber bedelin var. Seçmedin bunu haklısın lakin bu bir gerçek. Sen bu ayakkabıyı, bu pantolonu giyersen bunu da çekip yazarlar” dedim. Ben oğluma buna diyeceğim, diğerine demeyeceğim. Yok ya! O vakit haksızlık olur.
Bana hayatta en büyük berbatlığı yapmış birisi açık verse onuruyla oynamam. Yaz tatili yapmadan beş yıldır yayın yapıyorum. Biri de çıkıp “Benim ahımı aldın” desin…
◊ Bir kişi bile yok yani.
– Hakan Ural: Yok diyorum! Kimsenin yüzüne söyleyemeyeceğim şeyi yayında söylemem. Düşmanım dahi olsa, cenazesine gidebilecek halde tenkit yapmam lazım.
KONUŞMADAN BİLE ANLAŞIYORUZ
◊ Birbirinizi gözünden anlayacak kadar iyi tanıyor musunuz?
– Hakan Ural: Keyfi mi kaçık, sevinçli mi bakınca anlıyorum.
– Parıltı Tuğba Ünlü: Motamot anlar. Biz burada günaydın diyoruz birbirimize. Görünce ben de o günkü ruh halini varsayım ediyorum. Konuşmadan anlaşmak çok kıymetli.
Birbirimizi o istikametten dengeliyoruz. Çok değerli bir şey olursa gün içinde konuşuyoruz ancak her sabah birbirimizi gördüğümüz için “Ne yaptın” diye birbirimizi aramıyoruz.
◊ Mesela eşlerinizle sorun yaşasanız birbirinize anlatır mısınız?
– Parıltı Tuğba Tanınmış: Direkt Hakan’a anlatırım.
– Hakan Ural: Ben de anlatırım.
– Parıltı Tuğba Ünlü:Hakan’dan benim akıl aldığım oldu. Ezgi ile de vakit zaman Hakan’ı çekiştiriyoruz, palavra yok.
HAKAN’A BİR ŞEYİ ZORLA SÖYLETMEK MÜMKÜN DEĞİL
◊ Hakan beyefendi bir anda sinirleniyor! Nasıl yönetim ediyorsunuz yayında?
– Işık Tuğba Ünlü: Hakan’ın söylediklerini yıllardır deneyimleyen biri olarak az çok nerede nasıl yükselebileceğini biliyorum. Ben daha sakin kalma taraftarıyım. Birbirimizi o yüzden tamamlıyoruz. Hakan’a bir şeyi zorla söyletebilmek bence mümkün değil. Değil ben, kim olursa olsun bunu yapamaz.
– Hakan Ural: Parıltı Tuğba ile benim anlaşmamın nedeni, çok iyi kalpli olması. Artık bunlar maalesef vasıf oldu. Çok da meşakkatli bir iş bu. Özel hayatına dikkat edip, sabah erken kalkıp buraya geleceksin. Hazırlanıp burada dinç bir vaziyette işini yapmak, özel hayatında da disiplin gerektiriyor. Onun da bilinmeyen bir ajandası yok. Dünya tatlısı iki çocuğu, çok da iyi bir kocası var. Bıçak sırtı bir iş bu. Işık Tuğba’yı konutumuzun bir bireyi olarak görüyorlar. Bayanlarla ilgili haberlerde hem bir anne hem bir bayan olarak fikrini söyler. Bu daima samimiyet. Sen ekranda hiç ilkokul mezunu bir adama denk geldin mi? Ben bu durumdam iftihar etmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Fakat mesela kredi kartımın limiti yetmeyince de anlatıyorum.
– Işık Tuğba Ünlü: Her şeyi anlatıyor. Anlatamayacağı şey yok (Gülüyor). Geçenlerde bayan erkek bağları üzerine konuşuyorduk. Bir noktada Hakan bana kızıp “Yeter artık” deyip stüdyodan gitti.
– Hakan Ural: Bizim formatımız yok. Ne seyrediliyor dersen, hayatla ilgili olan hadiselere samimi bir bakış açısı. Olan bu.
◊ Öteki bir partnerle bu program devam eder miydi?
– Parıltı Tuğba Ünlü: İmkansız, olmazdı.
– Hakan Ural: Ben yapamazdım. Benim fıtratımda profesyonellik pek yok. İki kişi oturup konuşuyoruz sonuçta, sevmediğim biriyle bir program yapma ihtimalim sıfır.
– Parıltı Tuğba Ünlü: Stüdyoyu terk ederdi yine! (Gülüyor)
◊ Gündem takibinizin yoğunluğuna mesken ahalisi isyan etmiyor mu?
– Parıltı Tuğba Ünlü: Çok ihtimamlı bir planlama gerektiriyor. Burada da hoş bir takımımız var. Onların takviyesi olmasa çok sıkıntı olurdu.
– Hakan Ural: Benim hanım da çalışıyor. Ben geç bilgilendim diye öğrenmekten muazzam zevk alıyorum. Bunu işimin gereği olarak yapmıyorum. Okul okumadık diye midir nedendir bilmiyorum, yaş alınca jeopolitik durumlarla, halkın meseleleriyle ilgilenmekten keyif duyuyorum. İş gereği yapmadığım için hoşuma gidiyor.
Hürriyet
