Gökçe, Milliyet Instagram hesabından canlı yayınlanan ‘Melis Baştuğ ile Haftanın Konuğu’ programında dikkat çeken açıklamalar yaptı.
‘Eyvallah’ 5 Şubat tarihinde tüm dijital platformlarda yerini aldı. Şarkında pandemi mühleti boyunca hissettiklerini anlattın biraz serzeniş biraz kabulleniş var. Çıkış kıssasını senden dinlemek isteriz.
Pandemide herkes üzere ben de şoka girdim. O periyotta hiçbir şey üretemedim lakin ister istemez herkes üzere ben de alıştım. Bu süreçte saksafon çalmayı öğrendim, bol bol üretmeye başladım, ‘Eyvallah’ın düzenlemesini yaptım. Doğal oturduğum yerden hiçbir şey yapmamak da istedim, bazen çığlık atıp kaçasım geldiği olmuştur. Bu sene İtalya ya gitmek istedim daha evvel görme fırsatım olmamıştı. Story’e ‘benimle kim İtalya’ya, kim Transilvanya’ya, kim Karadeniz’e gelir?’ diye sorarken müziğin ikinci kısmında yazan ‘Güya gezecektim dünyayı Karadeniz’i baştan aşağı’ cümleleri ortaya çıktı.
Pandemi bittiği an gideceğin birinci yer İtalya mı olacak?
Hayır. Karadeniz’e gidebilirim, Karadeniz’le ilgili hayalim doğayı yaşamak, tabiatta kalmak. Konserler için Karadeniz’in her yerine gittim fakat hiç gezemedim. O yüzden bu yaz planlarım ortasında.
Geçmişin hangi istikametine hasret duyuyorsun?
Geçmişin kalitesine hasret duyuyorum. İnsanların birbirine saygılı, daha dikkatli ve sevecen davrandığı periyotları özlüyorum.
Müzikal hayatına baktığımızda birçok başarılı albüm ve single yayınladın. En verimli sene senin için hangisiydi?
2012 yılı benim en çok konser verdiğim periyottur, lakin en mutsuz olduğum sene de olmuştur. Genel olarak özel hayatımda bir sene çok hüzün yaşadım. Lakin bu kadar yıllık hayatımda en verimli üretkenliğimi şu son iki ayda yaşıyorum. Müziklerimle önümüzdeki iki seneyi kapadım.
“HAKSIZ DURUMLAR OLDUĞU İÇİN ÇOK SOĞUDUM”
Koronavirüs salgını nedeniyle karantinayı fırsata çevirenler oldu. Senin yayınladığın yazı ile husus apayrı yerlere gitti ve yanlış anlaşılmalar oldu. Bu bahiste neler söylersin?
Twitter’da söz kısıtlaması olduğundan her şeyi yazamıyorsunuz ve maalesef Türkiye’de kitap okuma oranı çok düşük olduğu için okuduğunu anlamayan ve farklı algılayan çok insan var. Bu ortada ben kendimle ilgili bir ıstırap yaşamadım. Çok iyi, dünyaca ünlü bir gitarist arkadaşım var. Mükemmel ötesi bir görüntü koyuyor, yalnızca 500 izleme. Ben kendimi örnek verdim yalnızca, oburunu örnek vermek istemedim. Bu türlü bir yazı yazdım. Magazinciler alışılmış yazımı internet fenomenlerine söylemişim üzere yansıttı. Hiçbir şey yazmıyorum artık, hislerimi bile yazmıyorum. Beşerler saldırmak için bekliyorlar.
Bir müzisyen olarak piyasadaki yarışı da reddediyorum. Biz ticaret yapmıyoruz, müzik yapıyoruz. Bir fiyat karşılığında müzik satın almayıp her şeyiyle kendiniz ilgilendiğiniz vakit daha çok yıpranıyorsunuz. Satın alsam bu kadar yıpranmam. Bu ortada satın alabilirim de fakat emek vermeyi tercih ediyorum. Verdiğim emek yayılmayıp duyulmuyorsa üzülüyorum. Bu türlü haksız durumlar olduğu için çok soğudum ve kendimi davula verdim. Davul çalıp müzik söylüyorum. Kendimi yarıştan çekince rahatladım ve tekrar üretmeye başladım.
Bundan beş yıl sonrası için hayal kurduğunda kendini nasıl hissediyorsun?
Kendini dağ, bayıra vurmuş bir insan olarak görüyorum.
Ne yaparsan yap keyifli olmadığını hissediyor musun?
Sebepsiz yere de mutsuz olan bir beşerim. His değişimlerini ziyadesiyle yaşıyorum, bazen her şeyden çok sıkılıyorum, bazen de çok memnun olabiliyorum.
İzleyen ve dinleyen herkese son olarak neler söylemek istersin?
‘Maske takmayacağım, bana bir şey olmaz’ diyenler var, benim ailemden iki kişi koronavirüs nedeniyle vefat etti. Biz bu süreci çok yakından yaşadığımız için alınıyoruz. Herkes kendine dikkat etsin. Pandemi geçecek diye umuyorum ve o denli düşünmek istiyorum. Toplumsal araya devam etsinler, aşı olsunlar ve maske taksınlar.
Milliyet
