Koronavirüs salgınının birinci aylarında Avustralya’daki New South Wales Üniversitesi’nden, kimya profesörü Pall Thordarson’ın The Guardian gazetesi için yazdığı makalede sabunun gücünü nereden aldığı açıkça ortaya koydu. Thordarson, yazısında virüsü bir ortada tutan bağın yağlardan oluştuğunu ve sabunun da yağ zarlarını çözerek virüsün iskambil kağıtlarından yapılmış meskenler üzere dağıldığını anlattı ve tüm dünya sabunlar ile dezenfektanlara istikametini çevirerek sıklıkla kullanmaya başladı.
Sabun ya da dezenfektan kullanmak virüsten korunmak için epeyce tesirli bir yol fakat ellerin yağ istikrarının bozulması sonucu kuruması, çatlaması ve hatta egzama üzere hastalıklara maruz kalması üzere sonuçları da var.
Bu sıkıntılardan korunmak için ise Aromaterapist Derya Acar’a nazaran binlerce yıllık klasik yollarla üretilen zeytinyağı sabunları cildi kurutmak ve ziyan vermek bir yana cildi nemlendiriyor ve gençleştiriyor ve en inançlı yolu sunuyor.
Kastil sabunları klasik olarak zeytinyağından üretilen, toksik olmayan, biyolojik olarak parçalanabilen bir sabun. Derya Acar kastil sabunu hakkında bilgi verirken, “Tarihte birinci kere, hoşluk ve bakımına gösterdiği titizlikle tanınan Kleopatra’nın buyruğuyla üretildiği düşünülmekte. Evvelce Halep civarında üretilen bu sabun Haçlı Seferleri ile birlikte Avrupa’ya ulaştıktan sonra İspanya’nın Kastilya bölgesinde zeytinyağı ile üretilmeye başlandı ve günümüzde kullanılan ismini kazandı” dedi.
Kastil sabunu neden cilt dostu?
Zeytinyağı, tekli doymamış yağ asitleri bakımından epey varlıklı. Bu yüzden de epidermisteki nemin yenilenmesine yardımcı oluyor. Cildin nefes almasını sağlarken meyyit deri hücrelerinin doğal olarak atılmasını destekliyor.
Milliyet
